DÜŞEN RUS UÇAĞINA KARŞILIK YAŞAYAN ÇOCUKLAR VAR !
Birkaç gündür konuşulan mevzu düşürülen bir Rus uçağı. Eleştireler ve destekler var. Genel olarak da içinde kalp taşıyan insanları ve müslümanların faydasını düşünenleri memnun eden bir gelişmeydi.
Lakin, bir uçak düşürüldü ve düşürülen uçağın atamadığı bombalardan dolayı hala nefes alan ve umutları baki olan hatta savaş şartları altında yaşamaya çalışan çocuklar var. Hayatlarını bir bomba kadar uzatan çocuklar var. Gökyüzünde uçurtmalarını savaş uçaklarına takılmadan uçuran çocuklar var.
Evet, bir uçak düştü ama onun vesilesi ile hala namusuna dokunulma korkusunu azda olsa öteleyen kadınlar, bacılarımız var. Ailesine yemek telaşı taşıyan, ya gelirlerse diye her an namus korkusu olan kadınlarımız var.
Evet, bir uçak düştü ama diplomasinin az da olsa bir işe yaradığına, Müslümanların yararına kullanılacağına inanan yürekler var. Bir uçak daha düşse de zaman kazansak güçlensek ve o dağları temizlesek umudunu yeşertenler var.
Lakin, düşen sadece bir uçak değildi aslında güzel gösterilen, bir başarı gibi sürekli yazılan uçağın düşüşü bizim çaresizliğimiz idi. Kıtalara hükmetmiş Osmanlı’nın kemiklerini sızlatan, büyük bir kurtuluş mücadelesi veren Türkiye’yi bir uçak düşürme eyleminin arkasına sığındıracak kadar çaresizlik kokuyordu.
Bizde sevindik ama;
Biz bir uçağı düşürdük diye sevinmedik, o düşen uçağın vesilesi ile umudu devam eden çocuklar ve kadınlar olduğu için sevindik. Biz uçak düşürdüğümüze bilinçsizle sevinen kafalara üzüldük.
Biz üç kıtaya hükmetmiş bir devlettik. Biz tüm dünyayı boğaza akıtmış bir devlettik ama şimdi sadece bir uçağın düşürülmesi insanımızı mutlu ediyor.
Nerden nereye geldik diyoruz içten içe. Ne şartlardan ne şartlara.
Ama yine de ‘’ o uçaklar düştükçe yaşayan çocuklar var…’’
Her ne olursa olsun o dağ düşmemeli, düşse de yüreklerimiz kafirler karşısında düşmemeli. İnananların kafirler karşısında üstün olduğunu unutmamak gerek. Bizim büyüklüğümüz elbette bir uçaktan daha büyüktür.
‘’Gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer inanmış kimselerseniz, üstün olan sizsiniz. ‘’ (Ali İmran 139